Yazarlar (1) |
![]() Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Türkiye |
Özet |
Yüzyıllar boyunca kadim bozkır kültürünün temsilcisi olan ve bağımsız yaşamından ödün vermeyen Türkler, geniş coğrafyalara dağılmanın sonucunda birlikten yoksun hale gelmiştir. Karadeniz’in Kuzeyinden batıya göç edenler ile Hazar’ın güneyinden göç edenler hem siyaseten hem de kültürel olarak bölünmüştür. IX. yüzyıldan itibaren devletleşme sürecine giren Rusya, Kuzey Türkleri için tehdit olmaya başlamıştır. XIII. yüzyılda Moğolların tarih sahnesine çıkması ve Altın Orda Devleti’nin Deşt-i Kıpçak’a hâkim olması iki yüzyıl boyunca Rusya’nın güneye inmesine mâni olmuştur. Altın Orda Devleti’nin zayıflamasıyla birlikte Kırım, Kazan, Kasım, Astrahan gibi hanlıklar kurulmuştur. Rusya’nın “sıcak denizlere inme emelleri”, bu hanlıkların ortadan kaldırılmasını gerektiriyordu. Nitekim 1552 yılında Kazan Hanlığı’nın işgali ile başlayan Rusya’nın Türk topraklarını işgal süreci XIX. yüzyılın son çeyreğine kadar devam etmiştir. Rusya’nın bu yayılma siyaseti Karadeniz’in kuzeyi, Balkanlar, Kafkasya ve Türkistan istikametinde gerçekleşmiştir. XVIII. yüzyılın başlarında I. Petro’nun revize ettiği Rus ordusu, kısa süre içerisinde Batı’nın savaş teknolojisi ile donatılmıştır. Birlikten yoksun olan ve savaş teknolojisinin gerisinde kalmış bulunan Türklerin bu ordu karşısında başarı sağlama şansı olmamıştır. Rus ilerleyişini savaşarak durduramayacağını anlayan Türk aydınları, mücadeleye kalem ve kâğıt ile devam etme yolunu seçmişlerdir. Özellikle Tatar aydınları, uyguladıkları eğitim politikalarıyla bilinçli bir neslin ortaya çıkmasına katkı sağlamıştır. Rusya’nın Türk boylarını bölmek için ortaya attığı, lehçe farklarına dayalı yeni dil yaklaşımına karşı birlik olmanın önemi ortaya çıkmıştır. Türk Dünyası’nın en önemli fikir adamlarından biri olan İsmail Gaspıralı çıkarmış olduğu Tercüman gazetesiyle bu birlikteliğin gerekliliğini bütün Türk coğrafyalarına duyurmuştur. Gaspıralı, uygulamış olduğu Usul-ü Cedit sayesinde kısa sürede okuma yazama öğreterek binlerce öğrenci yetiştirmiştir. Ayrıca “Dilde, İşte, Fikirde, Birlik” sloganı; Türk Dünyası birliğinin sembolü, kurtuluşunun yegâne formülü haline gelmiştir. Gaspralı’nın Bahçesaray’da başlattığı yayın faaliyetleri kısa süre içerisinde bütün Türk coğrafyasına dağılmıştır. Muhaceret yolunu seçen Türk aydınları farklı ülkelerde yayın faaliyetlerine devam etmiştir. Osmanlı ve ardından gelen genç Türkiye bu bağlamda önemli bir yayın merkezi olmuştur. Rusya’dan bağımsızlığını kazanmak isteyen ve bu isteklerini dünya kamuoyuna duyurmak için var gücüyle yayın yapan Rusya Türkleri, Türkiye’yi ikinci vatan olarak görmüşlerdir. Türkiye’de çıkan dergilerin isimleri ve süreleri dönemin koşullarına göre belirlenmiştir. Bağımsızlık arayışında olanların durağı olan Türkiye, bazı zamanlarda bu gazeteleri yasaklamış bazı zamanlarda ise desteklemiştir. Kendi dış politikası çerçevesinde olayları değerlendirmek durumunda olan Türkiye dönemin şartları neyi gerektiriyorsa o şekilde hareket etmiştir. Türk Dünyası aydınları ise her zaman için olayın farkında olmuş Türkiye’yi kardeş vatan olarak görmüştür. Yayınların içeriğinde sadece siyasi mesajların değil, kültürel mevzuların ve Türkistan’dan haberlerin de bulunduğu görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, Muhacir Rusya Türklerinin Rusya’ya karşı kamuoyu oluşturmak üzere Türkiye’de yaptıkları yayın faaliyetlerini incelemek ve değerlendirmektir. |
Anahtar Kelimeler |
Makale Türü | Özgün Makale |
Makale Alt Türü | Ulusal alan endekslerinde (TR Dizin, ULAKBİM) yayımlanan tam makale |
Dergi Adı | Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi |
Dergi ISSN | 2667-5366 |
Dergi Tarandığı Indeksler | TR DİZİN |
Makale Dili | Türkçe |
Basım Tarihi | 01-2024 |
Cilt No | 6 |
Sayı | 11 |
Sayfalar | 191 / 206 |
Doi Numarası | 10.53718/gttad.1402610 |
Makale Linki | https://dergipark.org.tr/tr/pub/gttad/issue/82800/1402610 |