img
HADİSLERDE HZ. PEYGAMBER’İN YALNIZLIK TECRÜBESİ VE HAKİKAT ARAYIŞI    
Yazarlar
Dr. Öğr. Üyesi İbrahim SAĞLAM
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Türkiye
Özet
İnsanın anlam ve hakikat arayışı, yaratılışla başlayan ve süregelen bir yürüyüştür. Bu arayışta din ve nübüvvet gibi dinî öğretilerin özel bir yeri vardır. Bazı peygamberlerin ve sâlih insanların yaratıcıyla tek başına kalmak, toplum hayatının çekilmez bunalımlarından kurtulmak, kendi iç dünyalarına yolculuk etmek, hakikati aramak gibi gayelerle insanlardan uzak bir yere çekilmeyi tercih ettikleri görülmektedir. Hz. Peygamber’in de nübüvvet öncesi ve sonrası benzer bir yalnızlık tecrübesi yaşadığı görülmektedir. Çalışmada Hz. Peygamber’in; yaratıcıyı bulma, varlığı ve hayatı anlamlandırma yürüyüşünde nübüvvet öncesi ve sonrası ulaştığı tecrübelere değinil-miştir. Psikolojik bir hali ifade eden yalnızlık hissiyle Hz. Peygamber’in risâlet öncesinde yaşadığı halvet süreci ve risâlet sonrası gece ibadeti ve iʿtikâfta ge-çirdiği halvet dönemi arasında irtibat kurulmaya çalışılmıştır. Diğer yandan Hz. Peygamber’in hakikati aramak adına yaşadığı bu tecrübelerin, günümüz insanının anlam arayışına ne tür katkı verebileceği tartışılmıştır. Bu bağlamda Hz. Peygamber’in nübüvvet öncesi Hira mağarasına gittiği ve burada yalnız kalmayı tercih ettiğine dair hadisler yer almaktadır. Hz. Peygamber, teo-psikolojik gelişimi doğrultusunda bozulmadık fıtratının, evreni ve toplumu doğru bir şekilde gözlemlemesinin ve ahlâkî erdemlere sahip olma-sının etkisiyle iç âleminde yaşadığı manevi değişikliği görüyor, kendisini rahat hissedeceği ve yalnız kalabileceği yerler arıyordu. O, hakikati öğrenmek için; uzleti değil halveti tercih etmiş, güvenilir bir yerleşim yerini, bilgiyi sorup öğreneceği alimleri ve ilim meclislerini değil, tehlikenin kol gezdiği ve istişare yapacak kimsenin olmadığı Hira mağarasına yönelmiş, tefekkür ve ibadet ile vaktini geçirerek tehannüs yapmıştı. Nihayetinde o, vahyin bilgisinden yoksun, ne aradığını bulmaya çalışan fakat aklen, ruhen ve bedenen vahiy almaya adım adım hazırlanan bir hal içerisinde iken peygamber seçilmişti. Hz. Peygamber’in hikmet ve hakikat yolculuğu; ilk vahyi aldıktan sonra da devam ettiği, nübüvvetin ilk yıllarında Hz. Peygamber’den, yaşadığı sıkıntılar karşısında metanetini artırmak, inen vahyi içselleştirmek amacıyla geceyi ihya etmesinin istendiği, onun da kıraat ve secdesini uzun tutarak teheccüd namazı kıldığı ve vefat edinceye kadar bu namazı kılmaya özen gösterdiği görülmektedir. Gece ve yalnızlık ikileminde Allah Resûlü’nün Ramazan gecelerinde Cebrâil ile karşılıklı Kur’an okuyarak iki Ramazan arası inen ayetleri pekiştirdiği, isrâ ve miʿrac hadisesinde gece yolculuğuna çıkartılarak beşer üstü bazı hakikat ve hikmetlere ulaştırıldığı gözlenmektedir. Ramazan ayında kılınan teravih namazı ve bu aya mahsus iʿtikâf ibadeti de yine geceyi ve özellikle Kadir gecesini ihya etme fırsatı vereceği için ayrı bir önem taşımaktadır. Hz. Peygamber ilk vahyin indiği esnada olduğu gibi nübüvvetten sonra da yine halvete çekildiği ve Kur’an’ın indiği bu özel anı araştırmaya devam ettiği görülmektedir. Fakat bu sefer vahyin bilgisinden habersiz fakat hakkı bulmaya çalışan tehannüs halinde değil hak ve hakikatin farkında ve neyi aradığı bilinci içerisinde olan iʿtikâf halinde bu arayış sürecine dahil olmuştur. İlk vahyin indiğinde ulaşılan hakikat; vahyi ve kozmik alemdeki âyetleri okumakla hakikatin öğrenileceği gerçeği iken Kadir gecesini ararken ulaşılan hakikat ise Kur’an’ın indiği mekân ve zamanı şereflendirdiği gibi hikmet dolu mesajı okuma ve anlama çabası içinde olan her kişiyi ve mesajın okunduğu her anı yücelteceği gerçeği olsa gerektir. Kadir gecesini arama ile ilgili hadiste geçen “taḥarrav” kelimesi ile Hz. Peygamber’in risâlet öncesi halvete çekildiği mağaranın adı olan “Ḥira” kelimesinin semantik açıdan ifade ettiği anlam birliği dikkate şayandır. Her iki kelimenin kökü de “arama, arayış” anlamına tekabül eder. Bu durum insanın hayat serüveninde, varoluşsal problemlerine dair bir arayış içinde olduğunu hatırlatmaktadır. Diğer taraftan hakikati arama ve yalnızlaşma olgusu geçmiş çağlarda olduğu gibi günümüzde değişik şekillerde devam etmektedir. Modernite olgusunun çağımızda yalnızlık hislerinin artırdığı, insanların yalnızlıktan kurtulmak için hakikatten feragat etmesi gerektiği ve böylece hakikatin bir değer olarak önemini yitirdiği savı günümüzde sıklıkla dillendirilmektedir. Kişinin kendisi, yaratıcısı, çevresi ve diğer insanlarla sağlıklı bir iletişim kurması ancak hakikati araştırması ve haktan yana olması ile mümkün gözükmektedir. Hz. Peygamber’in hakikati aramak adına gerek risâlet öncesi gerek risâlet sonrası yaşadığı bu tecrübenin, günümüz insanın anlam arayışına katkı vere-bileceği düşülmektedir. Psikolojik bir hali ifade eden yalnızlık hissiyle Hz. Peygamber’in risâlet öncesi ve sonrası yaşadığı halvet süreci, bir kaçış değil, iç dünyaya yapılan bir yolculuktur. Tefekkür, gece ibadeti ve iʿtikâf kişinin kendisi ve yaratıcı ile yalnız kalmasına, kendisini keşfetmesine, geçmişini gözden geçirmesine, yeni kararlar almasın ve manevî yönden olgunlaşmasına fırsat vermekte, yalnızlığı manevî bir eğitim sürecine dönüştürmektedir. Özellikle savaş, terör, salgın hastalık, kıtlık gibi zor zamanlarda, deprem, yangın, sel gibi afetlerde yaşanılan korku ve telaşın üstesinden gelme, zamanı iyi yönetme, sevdiklerini ve yaşama azimlerini kaybederek yalnız ve çaresiz kalanların yaralarını sarmada bu manevî eğitimin önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır.
Anahtar Kelimeler
Hadis,Nübüvvet,Yalnızlık,İʿtikâf,Hakikat Arayışı
Makale Türü Özgün Makale
Makale Alt Türü Ulusal alan endekslerinde (TR Dizin, ULAKBİM) yayımlanan tam makale
Dergi Adı Amasya İlahiyat Dergisi
Dergi ISSN 2667-7326
Dergi Tarandığı Indeksler TR DİZİN
Makale Dili Türkçe
Basım Tarihi 06-2023
Sayı 20
Sayfalar 171 / 201
Doi Numarası 10.18498/amailad.1265295
Makale Linki https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/2901374
BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları
Atıf Sayıları
HADİSLERDE HZ. PEYGAMBER’İN YALNIZLIK TECRÜBESİ VE HAKİKAT ARAYIŞI

Paylaş