Yazarlar (1) |
![]() Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Türkiye |
Özet |
Bir insanın üreme ve neslini devam ettirebilme hakkı, onun yaşama hakkı kadar temel bir hakkıdır. Çünkü üreme hakkına sahip kişilerin neslini devam ettirebilmesiyle insanlar yaşama hakkına sahip olabileceklerdir. Başka bir ifadeyle, üreme hakkının kullanılamamasıyla neslin devamı sağlanamayacağından, yaşama hakkı da işlevsiz hale gelecektir. Bu mülahazalarla, ceza kanunlarında üreme hakkını korumaya yönelik kısırlaştırma fiillerine yönelik suç tanımları düzenlenmektedir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 101. maddesinde düzenlenen kısırlaştırma suçu, üreme hakkını teminat altına almakla birlikte, öğretide bu düzenlemenin yetersiz kaldığı da ifade edilmektedir. Bu suç tanımına, gerek hadımlaştırmanın eklenmesi gerektiği; gerekse de, suçun kanuni tanımın kanun tekniğine uygun olmadığı yönünde eleştiriler getirilmektedir. Bununla birlikte, 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun’da her ergin kişiye kısırlaşma hakkı tanınmaktadır. İşte bu hakkın korunması için, kişinin rızasız kısırlaştırılması veya rızası bulunsa dahi, yetkisiz kişilerle bu fiilin işlenmesi durumu, Türk Ceza Kanunu’nda kısırlaştırma suçu olarak düzenlenmiştir. Çalışmamızda bu suçun maddi manevi unsurları incelenerek uygulama ve teori açısından eksik hususları ve çözüm önerileri üzerinde durulmaya çalışılmıştır. Bu hususların göz önünde bulundurulup suçun kanuni tanımının yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. |
Anahtar Kelimeler |
Makale Türü | Özgün Makale |
Makale Alt Türü | Ulusal alan endekslerinde (TR Dizin, ULAKBİM) yayımlanan tam makale |
Dergi Adı | Ahi Evran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi |
Dergi ISSN | 2149-0767 |
Dergi Tarandığı Indeksler | TR DİZİN |
Makale Dili | Türkçe |
Basım Tarihi | 06-2018 |
Cilt No | 4 |
Sayı | 1 |
Sayfalar | 59 / 74 |
Doi Numarası | 10.31592/aeusbed.315933 |
Makale Linki | http://dx.doi.org/10.31592/aeusbed.315933 |